Kısa bir değişim hikayesi

Bir arkadaşım başından geçenleri word’e dökmüş benden de blogumda yayınlamamı istedi. Normalde film incelemesi yayınlıyorum ama arkadaşın hatrını kıramadım. Keyifli okumalar.

Tam 4 ay olmuş bugün. Koskoca 4 ay. 2-3 yıl ara verip okula geri döndüğüm günün üstünden geçen 120 koca gün. Neler olmadı ki bu geçen zamanda. İnişler, çıkışlar, yeni dostlar ve hepsinden önemlisi tekrardan birinden hoşlanabileceğimi görmek. Yaşadığımı iliklerime kadar hissetmek. Tekrar bir insan olduğumun tekrardan bazı şeyleri başarabileceğimin farkına varmak.

Harikaydı, umarım önümdeki 4 aylık periyodu da aynı şekilde geçireceğim. Derler ya insan inandığından her şeyi başarabiliyor diye bu gerçekten de öyle dostlar. Kim ne derse desin kim ne söylerse her şey sizin içinizde bitiyor. Çünkü insan içindeki inançla makineler inşa etti, içindeki inançla uzaya gitti.

Hiçbir bir insan düşündüğünüz kadar basit değildir. Her insandan öğrenilecek bir şey vardır. Yeni hayatımın temel felsefelerinden biri de bu. Fazla kopmadan yazımın temasına döneyim. Bilenler bilir, bilmeyenler için de tekrardan açıklayayım. Ben geçmişte çok hatalar yapmış, kendisini ve yakınlarını hayal kırıklıklarına uğratmış biriyim. Bu yıllarca böyle sürdü ta ki geçtiğimiz yılın Nisan ayına kadar. O gün yaşadığım bazı kötü şeyler benim bazı şeyleri görmeme sebep oldu.

2010 yılında girdiğim okulun henüz daha 2.sınıfındaydım, düşünün yıl 2016. Sigara, alkol, porno bağımlılığı ve video oyunları. Evet bu lanet şeylerle geçen bir 5-6 sene vardı. 2012’de sigara ve alkol, 2014’te porno ve son olarak da video oyunlarını çıkardım hayatımdan. 2013 yılında çalışmaya başladım. Ne iş olursa. Aklınıza gelebilecek her işte çalıştım. Bir nevi yaptığım hatalar için kendimi cezalandırdım desem daha doğru bile olabilir. 40-42 derece sıcak altında dize kadar suyun içinde bata çıka 50 kiloluk bir çuval taşırsanız -umarım taşımazsınız- bu cezanın nasıl bir şey olduğunu anlarsınız diye umuyorum.

Evet hayatımı düzene sokmuştum bir nevi geriye kalan tek şey ve en önemli şey. Geriye kalan hayatımda ne olacaktım? Bir amele mi yoksa yarım kalan okulunu bitirecek azimli bir öğrenci mi. Ben ikincisini seçtim arkadaşlar. Çünkü hayatım boyunca hep zirvede yer almış Football Manager tabiriyle “wonderkid” bir öğrenciydim. 5 yaşında okuma yazma öğrenmiş, ilkokula başlamadan çarpım tablosu ezberlemiş bir bebeydim. 9.sınıfa kadar her şey gayet iyiydi de sonra yatılı okuldu, sigaraydı, pornoydu derken iğrenç bir bataklığa sürüklendim. Bu üniversiteye kadar devam etti. Üniversite ilk yılındayken amcamın oğlu vefat etti. Ve hayatıma anksiyete bozukluğuyla birlikte panik ataklar da girdi ve film bu kısımdan sonra kopuyor. Sosyal fobili, korkak bir insan olmuş çıkmıştım. Dolmuşa binemiyor, berbere gidemiyordum. Gittiğim her yerlerde ataklar yaşıyordum. Bu böyle olmaz deyip psikiyatriste gittim de gitmez olaydım. 2 yıl boyunca o lanet ilaçları kullandım. O süre zarfında hayattaki en sevdiğim insanlardan birini, en yakın arkadaşım Can’ı kaybettim. İnanın bana o gün,  lanet günde bile ağlayamadım. Düşünün işte ilaçlar beni ne hale getirmişti. Duygusuz, hissiz bir or.spu çocuğu!

O gün o ilaçları bırakmaya karar verdim ama o gün olmadı. Bu sırada okul uzadıkça uzuyordu. Nasıl uzamasın 2011 den beri okula uğradığım yoktu ki ve bıraktım okulu. 2 sene üstte belirttiğim gibi her işte çalıştım. Her türden insanla tanıştım klişe olacak ama hayatın bazı gerçeklerini gördüm. Gördükçe hırslandım gördükçe inandım. Düştüğüm yerden kalkıp yerim olan zirveye tekrardan ulaşabileceğime inandım. Bu inançla uyudum, nefes aldım. Her anımda o vardı ve Nisan 2016’da ders çalışmaya başladım. İlk hedefim Kpss Ortaöğretimden 95 üstü bir puan yapıp okurken kimseye yük olmadan memur olup okumaktı. Diğeriyse yaz aylarını gündüz işte geçirirken akşamda üniversite derslerine ön hazırlık yapıp kalan zamanda kpss çalışmaktı. Mayıs-Eylül arasını planladığım rutinde geçirdim. Çözemediğim Fizik, Kimya ve Matematik sorularını çözmeye; Kpss denemelerinde 90 üzeri net yapmaya başlamıştım ama bunlar yetmiyordu daha iyisini yapmalıydım. Elimden gelenin en iyisini.

Eylül ayında okula dönünce vitesi bir tık daha arttırdım. Günlük 10-12 saatlere varan çalışma sürelerine çıktım. 20 Kasım’daki Kpss ye kadar bu böyle devam etti. Bu sırada okulda bir sürü yeni arkadaş edindim. Eskisi gibi fobili bir insan değildim. Değişmiştim, dışa dönüktüm. Biliyorum çok dağınık bir yazı oldu ama bağışlayın elimden geldiğince açık ve samimi olmaya çalışıyorum. Ama böyle yaparken de kopukluklar olabiliyor. Ne diyorduk okula farklı ve yeni biri olarak dönmüştüm. Kpss de vizeler de harika geçti. Ömür hayatımda almadığım notları, puanları alıyordum.

Derken 9 Aralık günü Kpss sonuçları açıklandı. Beklentim 97-98 puan aralığı 50-100 sıralama civarıydı. Ama 97.4 puanla 30.olunca rutinden biraz koptum ve kendimi toplaması 2-3 haftamı aldı arkadaşlar. Siz siz olun bir hedefiniz varsa ve bu hedefiniz gerçekleştiyse yerine yenisi koyun. Bruce Lee’nin de dediği gibi asla yetinmeyin, en iyisini isteyin ve mutluluk da daima sizinle olsun.

Şimdi mi? Şimdi evimdeyim. Bu dönem aldığım 11 dersin 11’inde de geçtim. -Kimse bunu yapacağıma inanmıyordu, en yakınlarım da dahil. Bu bir başarı hikayesi değil, sadece kendi çapımda geçirdiğim bir değişim hikayesi. Başarı hikayesi için sanırım Haziran’daki atamaları beklemem gerekecek 😀 Ve de ikinci dönemdeki tüm dersleri de geçmem. Bu süreçte okuduğum kitapları da yazıp yazıyı sonlandırayım. Ulaşmak isterseniz pomakemir@gmail.com

Başucu kitaplarım:
-Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı
-Alışkanlıkların Gücü
-Şimdinin Gücü
-Keskin Kenar
-Bir Bilim Adamının Romanı
-Koşmasam Yazamazdım

 

Yorum bırakın